SON ŞANS – SON KÖY

Veysel Çamlibel
SON ŞANS – SON KÖY
Toplum yaşamında bazen öyle birikmiş, kangren olmuş meseleleri olur ki onu çok aktörlü, çok sesli bir iklim içinde, ağır aksak yürüyen bir ‘’ demokrasi ‘’ içinde kolay kolay çözemezsiniz. Hasta ilaçla, pansumanla tedavi olacak gibi değildir, iş düpedüz ameliyatlıktır, ille de yaraya neşteri atacak bir cerrah gerekir.
Kürt meselesi öyle – böyle bir mesele değildi. Kürt Halkının özgürlüğü, adalet arayışı, eşit halk olma meselesi yüz yıldır üstünden atlanılan, kangren olmuş meselelerin başında geliyordu. Türkiye koşullarında ‘’Laik cumhuriyetçilik’’ uygulaması Kürt meselesinde yaranın azmasının önemli sorumlusuydu.
Asıl ben mağdurum diye ağlayıp sızlayan, yüz yıldır batı tarzı modernlikten yakınan muhafazakar – İslami gelenekten gelen bir anlayıştan, alet ve edevatını şer yerine hayır için kullanan bir cerrah asıl bizde olur deniliyordu. Yüz yıllar süren geleneksel tarihin içinden böylesi güçlü irade çıkabilir miydi?
Kürt Halkı büyük ağırlığıyla muhafazakar, kendince İslami değerler taşıyan, yakın zamanlara kadar göçebe, yarı göçebe aşiretler halinde, kırsal ağırlıklı bir yaşam sürmüş, varılan yerde uyanıp, ayaklarının üstünde dikilen, varoluşunun bilincini yakalamış, millet olmanın önemli iddialarına, alametlerine kavuşmuş, dünyaca da giderek iyi bilinen bir halk.
Feleğin çemberinden geçmiş Kürtler gidişata uygun olarak, elini, bıçağını hayır kullanabilecek böylesi bir cerrahı muhafazakar - İslami kesimden bekler, arar oldu. Kürtleri eşit insan, eşit halk görmek, gönüllü birlik oluşturmanın imkanını sağlayacak bir güçlü irade ortaya çıkarmak, Bu mümkün müydü? Böylesi bir şansı, belki de şu son şansı da görmek, denemek, yaşamak istedi.
O deneyi yaşıyor. Başlangıcı umutlu olmayı da gerektiren bir deneyimdi.
Fakat Heyhat!....
Sözü geçen bu son şans makas değiştirdi. Artık gereken bir istikamette yürümüyor.
Bu şans son bir şanstı…
Bundan öteye başka bir köy de gözükmüyor….