EDİ BESE-ARTIK YETER

Adnan Güllüoğlu EDİ BESE-ARTIK YETER
Ölüm oruçları ile ilgili yazıma yönelik "zamanımı" diyerek özelden çokça eleştiriler aldım.Aynı tarzdaki eleştirileti başladığı günden itibaran kirli dediğim hendek savaşındada almıştım.
Acılarla dolu,bedensel ve ruhsal travmaların yaşatıldığı bir süreçten geçiyoruz.Bütün bunlara rağmen geleceğe dair umutlarımızı koruyabilmek için öfkemize hakim olup duygularımızın esiri olmamamız gerekiyor.Vicdanımızın kirlenmesine izin vermeden, insani bakış açımızı koruyarak aklıselim davranmak zorundayız. Siyasetin amacı ve malzemesi insandır. Her yanlış siyasi karar dolayısıyla insanların telef olmasına yol açar. Atasözünde olduğu gibi "Öfke ile kalkan zararla oturur."
Evet, ölüm oruçlarını eleştirmenin tam zamanı. Hatta geç bile kalınıyor. Çünkü artık mücadeleye zararveriyor. Birinin daha 3 günlük yası bitmeden diğeri başlıyor. Örgütler çözümlemelerinde çaresiz kaldığında, yeni mücadele biçimi oluşturamadıkları için ölüm oruçlarını gelenek haline getirip, içini boşaltarak sıradanlaştırıyorlar.
5 Mayıs'ta ÇHD'den Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal girmiş oldukları açlık grevini ölüm orucuna dönüştürdüklerini açıkladılar. "Adalet istiyoruz", "Bu sistem bizleri öyle yada böyle katlediyor." diyerek açıklama yapmışlar.Ölüm orucuna girerek ölmeyi istemek ile sistemin isteğine destek olmak aynı şey değilmidir?
ÖHD Eş Genel Başkanı Ayşe Acinikli ise yaşamı savunmak yerine ölüm orucuna girenleri selamlıyor. Deyim yerindeyse tam bir akıl ve vicdan tutulması.
Önceki yazımda belirttiğim 5 noluda olduğu gibi, direnmek ve sesini duyurmak için tek seçenek ölüm orucuna yatmak kalmışsa kimsenin itirazı olmaz ve sonuna kadar desteklenir.Haklı talebler ile girilen ölüm oruçlarının dışarıya nasıl yansıdığına, neleri başarıp öncülük ettiğine yaşayarak tanık olduk.
Alternatif olduğunu iddia eden siyasi görüşlerin yaptıkları eylem biçimleri bizlere akıllarındaki varmak istedikleri düzen ilede ilgili ipuçları veriyor.
Canlı bomba eylemlerinde, örgüt içi en ufak görüş ayrılığında infaz (Ceza evlerinde içinde dahi) hükmünde olduğu gibi günümüzde toplu yada bireysel ölüm oruçlarına örgüt karar veriyor. Henüz mücadele araçları tükenmemişse, özgür irade yerine örgüt karar vermişse bu sadece örgütün sesini duyurmak ve tabanı diri tutmak içindir.Bu anlayışın varacağı yer sadece demokrasinin egemen olduğu yeni bir düzen değil mevcut olan gibi diktatörlüktür.
Ezilen bir ulus adına bu tür eylemlerin verdiği zarar çok daha fazla olup uluslar arası camiada ulusal hak mücadelesinin terörizm ile birlikte anılmasını sağlıyor. Zamanın birinde Bağımsız Kürdistan için bedel olarak "Her evden bir şehit" istiyordu. Binlerce ödenen bedele rağmen bu gün bunu isteyenler neyi savunuyor ve neredeler!
Canlı bomba ve ölüm oruçlarını kutsayıp,yoldaşını harcayarak ölümden medet umanlar amaçlarına ulaştıklarında "uğruna mücadele ediyoruz" dedikleri halka neler yaparlar! O zaman geldiğinde (umarım gelmez) bu gün ölüm oruçlarına karşı olmayıp methiye dizenler işten işten geçtiğini anlayacaklar. A. Güllüoğlu 12.Mayıs.2020