ÖZGÜRLÜK – EŞİTLİK – ADALET
Özgürlük, eşitlik, adalet… Bu çekici ve anlamlı sözcükler, insan ve toplum yaşamı bakımından öteden beri önemli kavramlar olageldi. Bir bütün insanlık oldum olası özgürlük, eşitlik, adalet için mücadele içinde oldu. Günlük yaşamda çokça adı geçen bu kavramlar üzerinde birazcık olsun durmada yarar var. Çünkü, kavramlar üzerinden konuşur, etkileşir, anlaşırız. Kavramlara yakın anlamlar yüklemeden iletişim kurmada, anlaşabilmekte zorluk çekeriz.
ÖZGÜRLÜK:
Özgürlük, insanın kendisini nasıl tanımlıyorsa öyle olması, nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşaması demek diye tarif edebiliriz. Baskılanan bir insanın, ‘’oh artık özgürüm ‘’ diyebilmesi güzel bir duygu..Özgürlük, belli toplumsal aidiyetlere bağlı olarak yaşayan özgür bireyin toplumsal kolektif haklarını da içine alan bir kavramdır. Bireyi toplumsal aidiyetinden bağımsız özgür kabul etmek mümkün değil. Çünkü; birey toplumsal bir varlıktır aynı zamanda.
EŞİTLİK:
Eşitlik, ayni olmak / aynileşmek anlamı taşımaz, eşitlik doğru bir yaklaşımla denk olmayı ifade eder. Eşitlik denilince, her şeyden önce olumlu anlamda bir eşitlik akla gelmelidir; özgür, imkan sahibi olmada, yaşam değerlerinde insanların ve toplulukların denk konuma yükselmesi anlaşılmalıdır. Özgürlük, eşitlik kavramı ile gerçek yerini, anlamını bulur. Hem birey olarak ve hem de farklı topluluklar olarak denk olma arzusu, çabası insanlığın temel bir mücadelesi olarak süregelmiş ve bu amaç için mücadele bu gün de büyük bir önemle sürdürülmektedir…
ADALET:
Adalet kavramı daha da çok yönlüdür, derinliklidir. Bu kavram, özgürlük ve eşitlik kavramlarını da kucaklar. İnsana, insani değerlere daha da büyük ahlaki, vicdani sorumluluklar yükler. İnsan ve toplumları bir arada tutabilmenin yolu hukuktan geçer. Hukukun amacı ise adaleti sağlamak ve gerçekleştirebilmektir. Zalimlerin, mazlumların, imkan sahipleriyle çaresizlerin bir arada yaşadığı toplumsal yaşamda akla gelmez, kabul edilemez, önü alınamaz haksızlıklar olur. Bu da yaşamın kalitesini bozar. İnsanın, toplumların hukuk karşısında eşit olmak / eşit gözükmek hakkı, adaletin temini için yeterli olmaz. Adalet’in terazisi güçlüden yana ağır basmamalıdır. Adalet mağdurla zalime eşit uzaklıkta durmayı başarabilse bile, sahici bir adalet gerçekleşmez. Adalet terazisi, güçsüzü güçlüye karşı, mazlumu zalime karşı korumak durumundadır.
Gerçek bir huzur ve barış ortamı / iklimi nasıl gerçekleşebilir derseniz…
Barış; zalimin mazlumu sıkıştırıp susturduğu bir sessizlik ortamı diye sunulmak istenir bir çok zaman.
Özgürlük, eşitlik, adalet için mücadele yol – mesafe aldıkça, ancak o zaman sahici / kalıcı bir barışın iklimi doğar, yaşam bulur…
Ne zamandır büyük, ulu bir insanlık kervanı yola düşmüş, yürüyor.
Bir upuzun tünelin karanlık ucundan, aydınlık yüzüne doğru… soluk soluğa, düşe kalka…
İnsan, insanlık henüz yeterince insanileşemedi…
Haklıya hakkını teslim eden yok…
Büyük insanlık ise ne yazık ki daha çok uzakta….
* * * *
Dünyanın her yerinde Her kes için, her farklı olan için, Her topluluk / halk için;
İnsanca bir yaşam için;
ÖZGÜRLÜK EŞİTLİK ADALET...