Dr.Adnan Güllüoğlu / Ortadoğu yeraltı kaynakları , Bereketli Hilal'i ve çözülmeyen, çözülmesi istenmeyen sorunları ile müdahaleye açık emperyalist ülkelerin iştahını kabartıyor.
1.Paylaşım Savaşı sonrası Ortadoğuda kurulan yeni devletleri isteği doğrultuda oluşturan galip devletler yeni temsilcileri ile aynı amaç ile var olan sorunları çözmek "niyeti " ile yeniden devreye girdiler.
Müdahale etmekteki gerekçeleri etnik ve inanç sorunları gözüksede esas amaç bu çelişkilerden faydalanıp bölgeye yerleşerek koruyucu rolü üstlenip sömürü ve talana devam etmektir.
Ortadoğuda çoğu emperyalizmin onayı ile kurulan bölge devletleri başta etnik ve inanç sorunu olmak üzere kendi iç sorunlarını çözme becerisini göstermediler.
Barış Ortadoğu yeraltı kaynakları , Bereketli Hilal'i ve çözülmeyen, çözülmesi istenmeyen sorunları ile müdahaleye açık emperyalist ülkelerin iştahını kabartıyor.1.Paylaşım Savaşı sonrası Ortadoğuda kurulan yeni devletleri isteği doğrultuda oluşturan galip devletler yeni temsilcileri ile aynı amaç ile var olan sorunları çözmek "niyeti " ile yeniden devreye girdiler.Müdahale etmekteki gerekçeleri etnik ve inanç sorunları gözüksede esas amaç bu çelişkilerden faydalanıp bölgeye yerleşerek koruyucu rolü üstlenip sömürü ve talana devam etmektir.Ortadoğuda çoğu emperyalizmin onayı ile kurulan bölge devletleri başta etnik ve inanç sorunu olmak üzere kendi iç sorunlarını çözme becerisini göstermediler. Barış içinde birlikte yaşamak varken emperyalizmden güç alarak statükoyu korumak adına jenosit ve inkara dayalı "TEKÇİ"yönetim anlayışı tercih edildi. Bir devlet , bünyesinde farklı etnik ve inanç guruplarını barındırıyorsa ve arada var olan sorunları çağdaş değerler ile çözmüyorsa iç barışını sağlayamaz.Tekçiliği öne çıkarıp şiddet kullandığı oranda emperyalist ülkelere müdahale için davetiye çıkarır, emperyalizmde aradığı fırsatı bulur,kamu oyu oluşturarak müdahale eder.Esas amaç sömürü olduğu için emperyalizm şideti körükler, sonuçta silaha ve silahlı desteğe ihtiyacı arttırır, bölgeye askerini gönderip üsler kurar.Böylece kaçınılmaz son olarak iç sorunlarını çözemeyen ülkeyi "Göbekten bağlama " tamamlanmış olur.Buna engel olmanın yegane yolu "haddini bilerek" kendi iç sorunlarını barış içinde birlikte çözebilecek iradeye sahip olabilmektir.Bunun aksi anlayış yandaş basın marifeti ile işlenen "bölünme fobisi" ile toplumu sağ duyudan uzaklaştırdı gibi kamplara bölerek tartışma ortamını yok ederek çelişkileri ulaşılmaz boyuta taşıyor.Zora dayalı çözümsüzlüğü dayatan anlayışın pratiği ve buna karşı oluşan tepki ile bütün bölge emperyalist ülkelerin dahil olması ile dünyanın en kanlı coğrafyasına dönüşmesine neden oldu ve olmaya devam ediyor.Irak örneğinde olduğu gibi "Toprak bütünlüğünden yanayız"diyerek sorunları görmezden gelmek ayrılma isteğini ortadan kaldırmadığı gibi zor ile birlikte kalmayıda sağlayamıyor.Aklı ve vicdanı olan barışı savunan hiç kimse iç savaşa neden olan mevcut sorunların kaynağı olan statükocu anlayıştan yana olamaz.Emperyalizme karşıymış gibi görünüp,emperyalistlerin kendi aralarındaki çelişkiden yaralandığını sanarak birini diğerine tercih etmek "KIRK KATIRMI-KIRK SATIRMI"ikilemine düşmektirDr.Adnan Güllüoğiçinde birlikte yaşamak varken emperyalizmden güç alarak statükoyu korumak adına jenosit ve inkara dayalı "TEKÇİ"yönetim anlayışı tercih edildi.
Bir devlet , bünyesinde farklı etnik ve inanç guruplarını barındırıyorsa ve arada var olan sorunları çağdaş değerler ile çözmüyorsa iç barışını sağlayamaz.
Tekçiliği öne çıkarıp şiddet kullandığı oranda emperyalist ülkelere müdahale için davetiye çıkarır, emperyalizmde aradığı fırsatı bulur,kamu oyu oluşturarak müdahale eder.
Esas amaç sömürü olduğu için emperyalizm şideti körükler, sonuçta silaha ve silahlı desteğe ihtiyacı arttırır, bölgeye askerini gönderip üsler kurar.
Böylece kaçınılmaz son olarak iç sorunlarını çözemeyen ülkeyi "Göbekten bağlama " tamamlanmış olur.
Buna engel olmanın yegane yolu "haddini bilerek" kendi iç sorunlarını barış içinde birlikte çözebilecek iradeye sahip olabilmektir.
Bunun aksi anlayış yandaş basın marifeti ile işlenen "bölünme fobisi" ile toplumu sağ duyudan uzaklaştırdı gibi kamplara bölerek tartışma ortamını yok ederek çelişkileri ulaşılmaz boyuta taşıyor.
Zora dayalı çözümsüzlüğü dayatan anlayışın pratiği ve buna karşı oluşan tepki ile bütün bölge emperyalist ülkelerin dahil olması ile dünyanın en kanlı coğrafyasına dönüşmesine neden oldu ve olmaya devam ediyor.
Irak örneğinde olduğu gibi "Toprak bütünlüğünden yanayız"diyerek sorunları görmezden gelmek ayrılma isteğini ortadan kaldırmadığı gibi zor ile birlikte kalmayıda sağlayamıyor.
Aklı ve vicdanı olan barışı savunan hiç kimse iç savaşa neden olan mevcut sorunların kaynağı olan statükocu anlayıştan yana olamaz.
Emperyalizme karşıymış gibi görünüp,emperyalistlerin kendi aralarındaki çelişkiden yararlandığını sanarak birini diğerine tercih etmek "KIRK KATIRMI-KIRK SATIRMI"ikilemine düşmektir